Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, DEM Parti ile yapılan görüşme ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Terörsüz Türkiye süreci ile ilgili TBMM’de komisyon kurulması teklifi hakkındaki soruya ise şu cevabı verdi:
“DEM Parti’nin ziyareti sürece yönelik fikir alışverişi ve bu konuyla ilgili kendi düşüncelerini ifade ettikleri, bizim düşüncelerimizi sordukları bir süreçtir. Bu görüşmeyle ilgili onlar bütün partileri ziyaret ettikten sonra yapacakları açıklamalara kadar benim içeriğe yönelik bir şey söylemem doğru değil. Ancak şunu söylemek gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir pozisyonunu tarif etmem gerekirse, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak biraz önce sizin de sorunuz oydu herhalde Sayın Bahçeli’nin komisyon meselesini, biz bu komisyon fikrinin sahibiyiz, ilk savunucusuyuz, hep savunucusuyuz. Bugün ‘Devlet Bey’in dediği komisyona ne diyorsunuz?’ değil, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yıllardır söylediği, Meclis’te bir komisyon kurulması fikrine devlet Bey’in dün yaptığı olumlu yaklaşım önemli. Ancak ne ben, ne Devlet Bey ne bir başka siyasi liderin ‘Komisyon şu kadar kişiden oluşsun, şöyle kurulsun, şusu böyle olsun, bu kadar danışmanı olsun’ bu böyle dayatılacak hususlar değil.
Burada doğru yöntem Numan Bey’in kendi görevi gereği, pozisyonu gereği partilerin genel başkanlarını ve liderlerini bir toplantıya çağırması ve partilerin görüşlerini alması. Bu görüşler doğrultusunda bir uzlaşmaya varılarak, kaç kişilik bir komisyon, ne şekilde oluşacak, belirlenmesi. Komisyon oluşunca da çalışma usul ve esaslarını kendisinin belirlemesi lazım. Ben Devlet Bey’in söylediği rakama ya da söylediği yöntemlere MHP’nin bir fikri olarak saygı duyuyorum. Ama Meclis’e böyle bir şey dayatma olmaz. Bunu bütün partiler birlikte müzakere ederler. En doğruda en makulde buluşulur.
Toplumsal mutabakat deniyorsa, o salt çoğunlukla olmaz. Salt çoğunluk dediği ‘Gelin konuşun, biz AKP ile anlaştık. Ne dersek o’ olur. Bu olmaz. Mutabakat aranıyorsa, nitelikli çoğunlukla aranması lazım. Tam mutabakat olmayabilir ama bir nitelikli çoğunluk aynı doğruyu savunuyorsa, o noktada karar verilir ve ileriye doğru gidilir. Tabii bizim komisyon yaklaşımımızda başta şehit aileleri ve gazilerin o komisyona dahil edilmesi, dinlenmesi, onların rızasının olmadığı işlerin ve yaşanan süreçten zarar gören herkesin, gelip bu komisyonda mutlaka ve mutlaka duygusunu, düşüncesini, talebini, önerisini dile getirmesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yıllardır söylediği, benim aylardır söylediğim, Sayın Bahçeli ‘Abdullah Öcalan gelsin bu kürsüden konuşsun, umut hakkından yararlansın’ dediği gün, ben ‘Meclis’te bir komisyon kurulmalı, süreç şeffaf, toplumsal rıza üretecek şekilde, toplumsal mutabakatla yönetilmeli ve bu meselede mutlaka şehit aileleri, gaziler ve bu süreçten zarar gören herkes dahil edilmeli’ demiştim. O günden bugüne aynı yerdeyim.
Küçük hatırlatma; biz ‘Komisyon kurulmalı, biz bu işin bir demokratik açılım ayağı mutlaka olmalı’ dedikçe onlar ‘Terörsüz Türkiye, kayıtsız şartsız bilmem ne.’ Sanki başka bir şey söylüyormuşuz gibi saldırdılar, söz söylediler. Ben o zaman da dedim. Devlet neredeyse bir yıldır bu görüşmeleri yapmış, Anayasa Mahkemesi üyeleri yüksek yargıdan görevlendirmelerle masalar kurmuş. Bir takım çalışmalar yapmış. Şimdi bunları yokmuş gibi davranıp birbirimizi kandırmayalım. Bunlar var, ha beyefendiler şundan yararlanmak istiyorlar, şunu söylemek istiyorlar. ‘Ya PKK kayıtsız şartsız silah bırakacak, hiçbir şey olmayacak.’ Belli arkasından bir şeyler olacağı, belli bunlar konuşulmuş. Burada artık şeffaflığa ihtiyaç var. O kurulan komisyonların doğru olduğu da ortaya çıktı, Adalet Bakanlığı ile DEM Heyeti’nin görüşmesinden sonra Adalet Bakanlığı’nın bir taslağının olduğu, taslağın iletildiği, işte bu taslakta infazla ilgili birtakım düzenlemelerin olduğu. O yüzden artık herkesi, bütün tarafları, geçmişteki bütün polemik alanları falan bir yana.
Hepimizin, hep birlikte ciddiyetle bu işe sarılmamız lazım. Yapmamız gereken mesele, Meclis’i merkez alan, milletten güç alan, millete hesap verecek olan vatandaşın gözünün içine bakabildiğimiz bir siyaset. Öyle geçmişteki diller, geçmişteki fiiller bunların hepsi iktidarın siyaseten bize, muhalefet partilerine karşı kullandığı dilmiş. Şimdi başka bir yere gelmiş. Buradan sonra artık birazcık niyet, biraz samimiyet. Öyle kimse kimseyi kandırmasın. Buradan sonraki adımların kararlılıkla, doğru ve herkesin kendi pozisyonunu vatandaşa güzelce, tane tane izah ettiği, vatandaşın aklıyla alay etmediği bir süreç olması lazım.”