14028,47%0,14
42,95% 0,07
50,46% 0,09
5997,41% 0,08
9950,07% 0,00
Analiz – Yorum-AK Parti eski Milletvekili, DEMBİR-DER Genel Başkanı ve gazeteci Mehmet Metiner, kaleme aldığı yazısında “ırkçılık” ve “bölücülük” suçlamalarının nasıl tersyüz edildiğini, İslami ve insani referanslar üzerinden sert bir dille sorguluyor. Metiner’e göre asıl sorun, hak ve eşitlik talebinin kolaylıkla yaftalanması değil; bu yaftayı kullanan zihniyetin kendisi.
IRKÇI-BÖLÜCÜ KİMDİR?
Sahip olduğu hak ve özgürlüklerin aynısına sahip olmak istediğinizde, hatta biraz daha azına razı olacağınızı söylediğinizde dahi anında sizi ırkçılıkla suçlayandır asıl ırkçı olan?
Kendini sözde sizinle eşit gören ama fiiliyatta kendini üstün ve ayrıcalıklı konuma yerleştirendir ırkçı olan?
Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde,
“Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir”
sözlerini lafzen kabul eden ama uygulamada kendini üstün ve imtiyazlı gören; yine Peygamberimizin
“Hepiniz bir tarağın dişleri gibi eşitsiniz”
hadisini pratikte kendini her şeyin ve herkesin sahibi ve efendisi gören bir anlayışa dönüştürendir ırkçı olan!
Kendisi için istediğini kardeşi için istemeyen; dahası kardeşi kendisinin sahip olduğunun aynısına sahip olmak istediğinde onu ırkçılıkla suçlayandır asıl ırkçı olan!
Kutsal Kitabımız Kur’an’ın apaçık buyruklarına ve Resul’ün o ayetler doğrultusundaki apaçık sözlerine rağmen “ümmet” ve “millet” bilincinin dışında Batı’nın faşizan-ırkçı teorilerine göre kendilerine yön çizip sistem kuranların, kendi İslami ve insani haklarını talep edenlere anında “ırkçı-bölücü” suçlamasında bulunmaları ne yaman çelişkidir Allah’ım!
Bir de bunu yapanların İslamilik iddiasında bulunmaları ne kadar da üzücü bir çelişkidir!
Kendisi için hak olarak gördüğünü kardeşi için hak olarak görmeyenin, bırakınız İslamilik iddiasını, insanilik iddiası dahi şüphelidir.
Herkesin kendi farklılıklarıyla bir arada barış içinde yaşadığı; herkesin farklılığını özgürce yaşatabildiği ve en önemlisi herkesin farklılıklarıyla bir millet olabildiği; herkese ait bir devlet çatısı altında bir araya gelebildiği bir sistem inşa etme talebine anında Batı’nın o sorunlu ve marazî kavramları üzerinden “ırkçılık-bölücülük” yaftası aşanların kendileri, bilesiniz ki asıl ırkçı ve bölücüdürler.
İslami kardeşlik bir iddiadan ibaret değildir.
İslami kardeşlik bir pratikten ibarettir.
İslamilik gövdesi üzerine oturtulan Batılı kafa; kendi ırkçılığını İslamilik, ama aynı taleplerde bulunanları da ırkçı-bölücü diye gören hilkat garibesi bir düşünce sistematiği doğurmuş durumda.
Sorunun asıl kaynağı bu.
Bu zihniyetin içinde kalarak sorun çözmeye çalıştığımız için son kertede çözemiyoruz.
Çünkü yalnızca kendimiz için her şeyi hak gören haksız bir anlayışla hareket ettiğimiz için, hak temelli bir çözümü gerçekleştiremiyoruz.
Asıl yapmamız gereken şey, zihnimizi değiştirmemizdir.
Gövdemizin üzerine oturtulan aklı kendimize ait kılmamızdır.
Çünkü asıl sorun, bu zihnimizden kaynaklanıyor.
Bu sorunu çözmediğimiz sürece sadece ve yalnızca kendimizi tüketmeye, birbirimizi düşmanca suçlayarak tüketmeye devam ederiz.
En fenası, bizi birbirimizle savaştırarak güç ve kudret kazanmak isteyenleri de sevindirmiş oluruz.
Analiz – Kısa Değerlendirme
Metiner’in yazısı, “eşitlik” talebinin kriminalize edilmesine karşı güçlü bir itiraz niteliği taşıyor. İslami referanslarla kurulan argüman, sorunun mevzuattan çok zihinsel eşiklerde düğümlendiğini savunuyor. Yazının omurgası net: Zihniyet değişmeden çözüm olmaz.