11123,47%0,06
42,45% 0,05
49,32% 0,05
5716,47% -1,11
9326,92% 0,00
Ekonomik kriz, COVID-19 pandemisi ve 6 Şubat depremlerinin yol açtığı büyük yıkım; yalnızca can kayıpları ve toplumsal travmalarla sınırlı kalmadı. Bu üç büyük felaket, Türkiye’de ticari fırsatçılığı ve ahlaki erozyonu da derinleştirdi.
2019’ un 17 Kasım’ında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 virüsü kısa sürede dünyayı etkisi altına aldı. Küresel ölçekte milyonlarca insan, Türkiye’de ise yüzbinlerce vatandaş hayatını kaybetti. Pandemi yalnızca sağlık sistemini değil, ekonomik dengeleri de altüst etti. Kapanma süreci, üretim zincirindeki kırılmalar ve tedarik sorunları gıda ürünlerini karaborsaya düşürdü. Temel gıda maddelerinin fiyatları bazı dönemlerde yüzde 200’lere varan artışlar gösterdi.
Ekonomide zaten var olan kırılganlıklar, pandemiyle birlikte fırsatçılığın en görünür hâline dönüştü. Zamlar gerekçe gösterilerek pek çok sektörde kontrolsüz fiyat artışları yaşandı. Denetim eksikliği, piyasanın kendi insafına bırakılması ve maliyet artışlarının ötesine geçen keyfi yükselişler toplumun her kesimini derinden etkiledi.
Deprem Sonrası Yeni Bir Fırsatçılık Dalgası: Kira Şoku
6 Şubat depremleri ise ekonomik dengeleri daha da sarstı. Barınma ihtiyacının arttığı dönemde pek çok şehirde kira fiyatları bir anda üç katına kadar çıktı. Devletin belirlediği yüzde 40’lık kira artış sınırı büyük ölçüde kâğıt üzerinde kaldı. Denetim mekanizmalarının işlememesi nedeniyle fahiş fiyat artışları engellenemedi, ev ve iş yeri kiralarında kontrolsüz bir piyasa oluştu. Bununla birlikte vergi kaybının da ciddi şekilde arttığı ifade ediliyor.
Sonuç: Krizler Ticareti Değil, Ahlakı da Zorluyor
Türkiye son yıllarda krizlerin ekonomik etkileri kadar, bu krizlerin fırsata çevrildiği ticari ahlaksızlıklarla da mücadele ediyor. Hem pandemi döneminde hem deprem sonrasında yaşanan kontrolsüz fiyat artışları, denetimsizlik ve piyasa manipülasyonları vatandaşın güvenini sarsarken, ekonomik adaletsizliği derinleştirdi.
Uzmanlara göre sürdürülebilir çözüm; denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, piyasa kontrolünün şeffaflaştırılması ve kriz dönemlerinde uygulanacak yaptırımların caydırıcı hale getirilmesiyle mümkün olabilir. Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal iyileşme süreci, bu fırsatçılık döngüsünün kırılmasına bağlı görünüyor.
Analiz Haber :Ziya Bozkurt