11288,05%-0,71
41,10% 0,23
47,98% -0,04
4562,43% 1,19
7244,37% 0,74
Mitingde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları iktidara adım atma çağrısında bulundu, ayrıca Abdullah Öcalan'ın 1 Eylül mesajı okundu. Abdullah Öcalan'ın büyük bir posteri açıldığı mitingde,Öcalan'ın serbest bırakılması için sloganlar atıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
"Bugün biz 1 Eylül mitingindeyiz. Bu seneki 1 Eylül'ün şöyle bir özel anlamı var. Biliyorsunuz 27 Şubat'ta Sayın Abdullah Öcalan'ın tarihi bir çağrısı gerçekleşmiştir, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı. Türkiye tarihi bir fırsat yakalamıştır. Bu tarihi fırsatı iktidar, muhalefet, devlet herkesin o kadar iyi değerlendirmesi gerekiyor ki tarihte böylesi fırsatlar az gelir önümüze. Ama bu çağrının güçlü bir şekilde karşılık bulması için mevcut olan süreçte daha hızlı adımlar atılması lazım. Bu komisyonun oluşturulması çok önemli, çok kıymetli. Ve parlamentonun yüzde 95'ini temsil ediyor bu komisyon. Bu komisyonda yer alan bütün siyasi partilere gösterdikleri sorumluluktan dolayı bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki iyi niyet mesajlarıyla ve hele 'şu gün de geçsin yarın bakacağız, yarın yapacağız' yaklaşımıyla ipe un seriliyorsa bunu kabul etmek mümkün değildir.
Kobanî kumpas davası tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır
Bugün bu komisyonun acil bir biçimde süreci hızlandırmak üzere yasal düzenlemeleri yapması lazım. İnfazda eşitlik yasasından tutalım da kayyım yasası ve demokratik yerel yönetimler yasasına kadar, bunun yanı sıra özellikle infazı yakılanlar. Aslında bir yasa çıkarmaya gerek olmadan, atılması gereken çok önemli adımlar var. Bunlar hasta tutsaklarla ilgili adımlardır, bunlar infaz yakmalarla ilgili adımlar. Sevgili Can Atalay'ın, Osman Kavala'nın, Çiğdem Mater'in, onlar hakkında verilmiş AYM ve AİHM kararlarının hayata geçmesi lazım. Ve aynı şekilde sevgili Figen Yüksekdağ, sevgili Selahattin Demirtaş ve bütün Kobanî kumpas davası tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır.
Komisyon Sayın Abdullah Öcalan'la bir an önce görüşme sağlamalıdır
Yine komisyonun adım atması gereken en önemli konulardan biri, Kürt halkının ve kendi örgütünün baş müzakereci olarak ilan ettiği Sayın Abdullah Öcalan'la bir an önce görüşme sağlanmalıdır. Sayın Öcalan'ın özgür çalışabileceği, özgür yaşayabileceği bir ortamın, her kesimle görüşme yapabileceği bir ortamın acilen sağlanması lazım. Bütüncül bir hukuka ihtiyaç var. Özgürlük yasalarının çıkmasına ihtiyacımız var. Bu konuda elimizden gelen her türlü çabayı ve mücadeleyi hep beraber sürdüreceğiz.
Türkiye'nin barışı tarihi önemde bir fırsattır, cesur olun adım atın
Ve bir kez daha diyoruz ki sadece komisyon değil, iktidar, devlet, muhalefet bu dönemde şunu net bir şekilde bilince çıkarmalı, pratiğe yansıtmalıdır. Bu süreç bizim için hem Türkiye'nin barışı hem Ortadoğu'nun barışı için tarihi önemde bir fırsattır. Korkmaya, çekinmeye, basitçe parti çıkarı hesabı gütmeye gerek yoktur. Böyle düşünenler bu ülkenin asla vatanseveri ya da yurtseveri olamaz. O bakımdan bir kez daha diyoruz ki, cesur olun, samimi olun, adım atın, ezberlerinizi bozun. Ve değerli halkımız, biliyorsunuz heyetimiz Sayın Öcalan'la geçtiğimiz perşembe günü bir görüşme gerçekleştirdi. Ve Sayın Öcalan'ın sizlere selam ve sevgilerini buradan iletmek istiyorum. Barış sürecinde samimi olanlar şunu bilmeli ki bir yandan barış diyeceksiniz öte yandan muhalefete operasyonları devam ettireceksiniz.
Barışı müzakere ve mücadeleyle el ele vererek hep beraber inşa edeceğiz
Bakın bugün İstanbul'dayız. İstanbul'un nüfusu Türkiye'nin neredeyse çeyreği ve Büyükşehir Belediye Başkanlarıyla İlçe Belediye Başkanları tutuklu. Bunu kabul etmek mümkün değil ve muhalefetin üzerindeki bu baskılar derhal son bulmalıdır. Seçilmiş belediye başkanları İstanbul'un ve ilçelerinin iradesi, Mardin'in, Van'ın, Hakkari'nin iradesi acilen serbest bırakılmalıdır ve görevlerine hepsi acilen iade edilmelidir. Kayyımı da kabul etmiyoruz. Muhalefete baskıyı da kabul etmiyoruz ve bize düşen en büyük görev bu ülkede demokrasiyi tesis etmek. Biz biliyoruz ki barış demokrasisiz, demokrasi barışsız olmaz. Bunlar birbirine yapışıktır. Bunun için özellikle bugün bu meydanda bir kez daha diyoruz ki barışı müzakere ve mücadeleyle el ele vererek hep beraber inşa edeceğiz. Burada bütün bedel ödeyenlere, analara bir kez daha sözümüz olsun.
Kadınlar barışı ve demokratik toplumu tesis edecek ana öznedir
Değerli halkımız, sevgili kadınlar. Bizler barış mücadelesinin, hak ve adalet mücadelesinin en önemli özneleriyiz. Barışın kıymetini tarih boyunca çatışan ve savaşan bütün ülkelerde en çok kadınlar bilmiştir. En çok kadınlar barış için mücadele vermiştir. Ve şunu bilelim ki Türkiye'de bizler barışı ve demokratik toplumu tesis ederken kadınlar bunun ana öznesidir. En büyük bedeli Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri ödedi, ödemeye devam ediyor. Bakın, Barış Anneleri, Suruç Aileleri, Cumartesi Anneleri, mağdur olan birçok kesimle, çocukları katledilmiş olan birçok kesimle birkaç gün önce İstanbul'da bir buluşma gerçekleştirdik. Ve şuna emin olun ki, o acılı annelerin yüreği beyaz tülbentlerindeki barış simgesiyle bir arada olarak en çok barışı onlar talep etti. En çok barışı onlar talep ediyor. Onların önünde saygıyla eğiliyorum. Mücadelelerini bir kez daha selamlıyorum. Ve başta Suriye olmak üzere bölgede ve bütün coğrafyamızda en güçlü mücadeleyi veren Kürt kadın hareketinin bütün dünya kadın hareketine çok önemli bir armağanı oldu.
Barış sadece silahların susması değildir. Barış adalettir, eşitliktir, kardeşliktir, özgürlüktür. Ve barışı tesis etmenin, kalıcı bir barışı bu coğrafyada inşa etmenin tek yolu bunları köklü bir biçimde tesis etmektir. Şunu bilelim ki, bu süreç dahil olmak üzere hiç kimse barışı bize altın bir tepsiyle sunmayacak. Mücadele edeceğiz. Bugün bir mücadele ediyorsak yarın 3-5 daha fazla mücadele etmeliyiz ve barışı bu şekilde örgütleyebiliriz. Barış örgütlenirse, barış toplumsallaşırsa, muhalefet başta olmak üzere herkesin sahiplenmesiyle işçinin, emekçinin, Alevinin, bütün farklı halklardan ve inançlardan insanların sahiplenmesiyle barışı tesis edebiliriz. Ve buradan başta en büyük sorumluluğumuzun olduğu çocuklara hitaben sözlerimi tamamlayacağım. Çocuklar, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz. Motorları güzel günlere, güneşli günlere. O özgür dünyayı ve barışı çocuklara armağan edeceğiz. Burada sözümüz olsun ki o barış gemisi limana varacak, varacak, varacak."