9162,13%0,92
38,56% 0,32
43,74% 0,45
4039,44% 0,90
6546,16% 0,97
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Diyarbakır Tabip Odası tarafından organize edilen 1 Mayıs İşçi Bayramı’na çok sayıda kişi katıldı.
“Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için 1 Mayıs’ta alanlardayız” sloganıyla düzenlenen mitingde konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, emekçilerin 1 Mayıs’ını kutladı.
Bakırhan şunları söyledi:
Değerli emekçi arkadaşlarım; bugüne kadar emeğinizle, varlığınızla ve alın terinizle bizim onurumuz ve gurunuz oldunuz. Türkiyeli emekçilerle ne kadar gurur duysak azdır. Sizler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma ortaya koydunuz. Yeri geldi, Kürtlerin dilini ve kimliğini savundunuz; yeri geldi, öğrencilerin barınma sorunu konusundaki taleplerinin yanında oldunuz; yeri geldi, katledilen kadın yoldaşlarımızın yanında oldunuz. Sizler, emek mücadelesiyle birlikte demokrasi ve özgürlük için de mücadele ederek ve büyük bedeller ödeyerek dünya emekçilerine ve işçi sınıfına büyük bir örnek oldunuz. Her biji ji were hun her hebin!
Emekçi yoldaşlarımızın insanca yaşayacağı bir ülke yaratacağımıza inanıyoruz
Bu kadar bedel ödeyen Türkiye emekçileri insanca bir yaşamı da hak ediyor. Geçinebildiği, barınabildiği, çocuğunu okutabildiği, ailesini geçindirirken ekonomik kaygılara düşmediği bir yaşamı hak ediyor. Üreten, yaratan sizlersiniz; güzelleştiren sizlersiniz. Toplumu savunan, topluma hizmet eden sizlersiniz. Biz de DEM Parti olarak, insanca yaşam hakkınızın ve taleplerinizin yanında olacağımızın sözünü yineliyoruz. Emekçilerin insanca yaşama talebi bir lütuf değil zorunluluktur. İnsanca yaşamın lütuflarla değil mücadeleyle ve ortak dayanışmayla geleceğini belirtmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde, daha fazla dayanışarak ve örgütlenerek, ittifaklarımızı büyüterek emekçi yoldaşlarımızın insanca yaşayacağı bir ülkeyi yaratacağımıza inanıyoruz.
Emek olmadan, emekçi olmadan barış olmaz
Bakın, ekonomik kriz var. Bunun en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor. Enflasyonun ve ekonomik krizin bedelini ödemekle kalmıyorsunuz, bir de kaynakların savaş politikalarına aktarılmasından kaynaklı her gün yeni vergilerle cebinizden ve sofranızdan çalıyorlar. Dolayısıyla emek ve barış mücadelesi birdir, ayrılmaz. Barış, emek olmadan olmaz. Emek olmadan, emekçi olmadan da barış olmaz. 1 Mayıs emek ve barış için daha güçlü mücadele etmemize vesile olsun.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı yerini bulursa savaşa giden kaynaklar emekçiye gidecektir
İşte, Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı da aslında barışla birlikte emekçilerin hakkını ve hukukunu, ekonomide adaleti de savunuyor. Taşeronlaştırmaya ve iş cinayetlerine karşı barışı ifade ediyor. Kadın emeğinin daha görünür olmasını ifade ediyor. Eğer 27 Şubat’taki bu çağrıya emekçilerle, ezilenlerle, emeklilerle, çalışanlarla, Kürtlerle ve Alevilerle birlikte sahip çıkabilirsek, güzel günler bizi bekliyor olacak. Onun için bu çağrı sadece Kürtlere değildir, en çok da emekçileredir. Bu çağrı yerini bulursa, bu çağrı gerçekleşirse, savaşa giden kaynaklar emeklilere, emekçilere, asgari ücretlilere, işsizlere ve barınamayanlara gidecektir. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir.
Umudu, çözümü ve barışı büyütmek boynumuzun borcudur
Kapitalist krizin bedelini emekçiler ödüyor. Bu vahşi düzen en çok sizi sömürüyor. Bu sermaye dostu düzen sizin cebinizden, alın terinizden aldığını bir avuç sermayedara peşkeş çekiyor. Bu düzen karşısında birlikte olmalıyız, örgütlü olmalıyız, güçlü olmalıyız. Bu ülkeyi emekçilerin hakkıyla, Kürtlerin kimlik talebiyle, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarıyla buluşturmamız gerekiyor. İmralı’da Sayın Öcalan’la dört saat kaldık. O masada sadece Kürt sorunu konuşulmadı. En çok da işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler konuşuldu. Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısında emekçinin hakkı vardır. Emekçinin hakkını gasp eden zihniyete, bu anlayıştan vazgeç çağrısı vardır. Sayın Öcalan aynen şunu söyledi: “Kapitalizm umudumuzu çalıyor". Dolayısıyla umudumuzu, çözümü, barışı büyütmek de bizim boynumuzun borcudur. İnanıyorum ki bugünden sonra bu çağrıya daha fazla sahip çıkarak ve onu toplumsallaştırarak barışı fabrika fabrika, ev ev, sokak sokak emekçilerin gündemi ve ortak talebi haline getirebilirsek güzel günlere ulaşacağız.
Birlikte mücadele etmekten başka şansımız yok
DEM Parti, bu rantçı ve çıkarcı ekonomi yerine, üretimci ve adil bir ekonomi için mücadele ediyor. DEM Parti sadece barış mücadelesi yürütmüyor. Sizin bizimle dayanıştığınız gibi, biz de gece gündüz demeden her direnen işçinin, emekçinin, greve gidene yoldaşımızın yanında olduk. Çok iyi biliyoruz ki bizi ayakta tutan sadece bizim kitlemiz değildir, bizimle dayanışan emekçilerdir. Emekçilerin olduğu, emekçilerin mücadele ettiği bir yerde emin olun ki hakkımıza hukukumuza kavuşmak da o kadar yakındır. Kurtuluşumuz birbirine bağlıdır. Kürt sorunu çözülürse emek sorunu da olmayacaktır. Emek sorununun olmadığı, emekçilerin haklarını aldığı bir Türkiye’de Kürt sorunu da çözülür. Kurtuluş bir arada ise birlikte mücadele etmekten başka bir şansımız olmadığını belirtmek istiyorum.
Bu gidişata dur demek için Kürt halkı ile Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır
Sömürüyü ve baskıyı yenecek en büyük güç, örgütlü bir halk ve örgütlü bir emekçi sınıfıdır. Örgütlü halk ve örgütlü emekçi sınıfı, baskıcı ve sömürücü bu sistemin, kimliğimizi ve alın terimizi gasp edenlerin en büyük korkusudur. Dolasıyla bu sistemden rahatsızsak, bu gidişattan rahatsızsak o zaman örgütlü Kürt halkı ile örgütlü Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır. Var mısınız? Güzel günler için daha büyük bir ortak mücadele vermeye var mısınız? Kürt’ün dili ve kimliğinin yanında emekçinin alın terini savunmaya var mısınız? Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının yanında kadınların özgürlük mücadelesini ve haklarını birlikte savunmaya var mısınız? Savunacağımıza olan inancımız büyüktür. Son olarak şunları söylemek istiyorum. Toprağa düşen kardeşlerimize, “savaşa değil emekçiye bütçe” diyen emekçi yoldaşlarımıza sözümüz var. Demokratik ve barışçıl, emeğin hakkını aldığı, Kürt sorununun demokratik yollarla çözüldüğü bir Türkiye sözümüz var. Bu sözü gerçekleştireceğimize olan inançla hepinizin 1 Mayıs’ını tekrar kutluyorum.