9701,55%0,01
38,74% -0,07
43,29% -0,31
3963,48% -2,21
6458,59% -1,17
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Muş’ta gerçekleştirilen çiftçi buluşmasına katıldı. Konuşmasına Dünya Çiftçiler Günü’nü kutlayarak başlayan Bakırhan ardından sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sürece sahip çıkmasının önemine dikkat çeken Bakırhan,"Gerçekten tarihi bir süreçteyiz. 100 yıldır inkar ve acılarla devam eden bir sorunu, son 40-50 yıldır çatışma ve şiddetle birlikte bu coğrafyanın her karış toprağına acılar düşmesine sebebiyet verilen bir sorunu konuştuğumuz bir döneme geldik. Sayın Bahçeli'nin çıkışıyla birlikte Sayın Öcalan’ın açıklamış olduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına PKK’nin olumlu yanıt vererek kongresini toplaması, son 40 yıldır süren çatışma ve şiddet ortamının ortadan kalkması için ortaya koyduğu irade ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu sürece sahip çıkması çok önemlidir. Hepimizi umutlandırdı, Türkiye halklarını umutlandırdı. İnşallah Türkiye önümüzdeki günlerde barışın kapısını aralar. İnşallah kanın akmadığı, çatışmaların olmadığı, Çanakkale’ye, Trabzon’a, Muş’a, Kars’a, Siirt’e, yani Türkiye'nin hiçbir yerine cenazelerin gitmediği, trilyon dolarların savaşa harcanmadığı, emeklinin ve asgari ücretlinin yaşam zorlukları içinde yaşamadığı günleri çocuklarımıza armağan edebiliriz. Biz buna inanıyoruz.
Malazgirt’te kurulan kadim ittifak güncellenerek demokratik ve barışçıl bir zemine kavuşmalıdır
Muş da bu süreç için çok önemli bir kenttir. Niye önemlidir? Türkler ile Kürtlerin kader birliği yaptığı bir kenttir. Türklerin Kürtlerle yapmış olduğu ittifakla Anadolu coğrafyasının kapılarının açıldığı ve bin yıllardır bütün olumsuzluklara ve acılara rağmen hala birlikte yaşadıkları, hala o kadim geçmişe sahip çıktıkları çok önemli bir merkezdir. Bugün o kadim ortaklığın kurulduğu Malazgirt’e yakın Muş’ta bir toplantı yapıyoruz. Biz diyoruz ki 1071’de kurduğumuz kader ortaklığı, bin yıl sonra demokratik bir şekilde yeniden güncellenmelidir. Bu kadim ortaklığın demokratik ve barışçıl bir zemine kavuşması gerekiyor diyoruz. İşte bu süreç Türk, Kürt ve diğer halkların kavga etmediği o bin yıllık kadim kardeşlik hukukuna göre işlemesi gereken bir süreçtir. DEM Parti olarak, ilk günden beri size layık bir dil ve siyaset izliyoruz. Gönlümüzde taşıdığımız o acılara rağmen, bu sürecin başarıya ulaşması için 7’den 70’e, ilçe yönetiminden genel merkeze, yerel yönetimlerden kadın ve gençlik meclislerine kadar bu meselenin ciddiyetine ve hassasiyetine uygun bir pratik ve dil sergiliyoruz. Yüreğimiz acı tutsa bile, kayyımlar atansa bile, şu anda binlerce arkadaşımız cezaevinde olsa bile bu süreç ilerlesin diyoruz. Çünkü bu süreç cezaevlerini boşaltacak, bu süreç yüreğimizdeki acıları soğutacak. Bu süreç başarıya ulaşırsa; çiftçimiz, tarımla uğraşan arkadaşlarımız elektrik desteği alacak, gübre desteği alacak, mazot desteği alacak. Türkiye’nin bütçesi savaşa ve çatışmaya gitmeyecek. Onun için bu süreç, DEM Parti ile AK Parti arasında yürüyen bir süreç değildir; bu süreç devlet ve hükümet ile 86 milyon insan arasında yürüyen, kadim kardeşliği ve eşitliği sağlayacak bir süreçtir. Bu nedenle siz değerli Muşlu hemşerilerimizden rica ediyorum; destek çıkın, sahiplenin, savunun, çocuklarımızın geleceğidir çünkü.
Barış ve demokrasi bu ülkenin geleceği iken onu dinamitlemeye çalışıyorlar
Bizler ortak geleceğimizi, Türkiye’nin barışını ve demokrasiyi kurmaya çalışırken, her zaman olduğu gibi nifak tohumları ekenler de yok değil. Barıştan rahatsız olanlar da var. Silahlara son verilecek olan bir sürece; çocuklarımızın yaşamını yitirmediği, annelerimizin dizlerinin bağının çözülmediği bir sürece itiraz edenler de var. Bakın, günlerdir biz tarihi fırsat olan barışı tartışmaya çalışırken, birileri çıkıp “Lozan tartışılıyor, devlet bölünecek. Devlet battı, bitti” diyor. Devleti batırıp bitiren, cumhuriyeti yok eden bir anlayış yok. Biz istiyoruz ki 100 yıl önce birlikte kurduğumuz cumhuriyet demokratikleşsin. Biz istiyoruz ki 100 yıl önce Çanakkale’de, Maraş’ta, Urfa’da atalarımızın, dedelerimizin birlikte mücadele ederek emek verdiği bu cumhuriyet Kürt’ü de tanısın, eşit yurttaş görsün, Kürt’e de kardeşi gibi yaklaşsın. Sakarya’da, Adapazarı’nda, batıda yapmış olduğu yatırımların bir bölümünü de bu yoksul Muş’un köylerinde yapsın. Bulanık’a, Malazgirt’e de yapsın, Vartinis’e de yapsın ama bazıları gerçekten bundan rahatsız oluyor. Barış ve demokrasi bu ülkenin geleceği iken onu dinamitlemeye çalışıyor.
Asıl odaklanmamız gereken Türkiye’nin geleceği ve kalıcı barıştır
Kader ortaklığımızın temellerinin atıldığı bu kadim topraklardan, Muş’tan, tarihimizin dönüm noktası Malazgirt’in yakınlarından tekrar herkese seslenmek istiyorum: Kürtler bu kader ortaklığının özüne yaraşır ve yakışır eşitlik temelli bir kardeşlik inşasını istiyor. Bugün silahların sustuğu, barış ihtimalinin olduğu bir eşikte hep beraber duruyoruz. Bu kutlu eşikte hala çatışmayı körükleyenler bilmelidir ki karşı çıktıkları eşitlik ve barış hukukudur. Bizler barış ve demokrasiye sahip çıkarak bu ülkenin ortak geleceğini kurmaya çalışırken, bazıları yapay gündemlerle bu barış sürecini akamete uğratmaya çalışıyor. Ne diyorlar? “Lozan Antlaşması hedefe alındı” diyorlar. “Devlet battı, bitti” diyorlar. Tarihi gelişmelere herkes kendi siyasi perspektifinden yaklaşabilir ve farklı yorumlar getirebilir ki bu gayet doğal. Bazen hiçbir ortak görüşe varmak mümkün olmayabilir. Her birimiz farklı bir perspektiften, farklı bir pencereden, farklı bir ideolojik ve politik çerçeveden bakıyoruz. Bazen kimi olaylarda aynı şeyi düşünmeyebiliriz. Bu gayet normaldir, diyalektik bir şeydir. Ancak asıl odaklanmamız gereken Türkiye’nin geleceği, kalıcı bir barış imkanı, devletin ve cumhuriyetin demokratikleşmesi iken birileri başka şeyler yapmaya çalışıyor"dedi.