9277,01%2,98
39,11% -0,20
44,52% -0,78
4214,00% -1,13
6703,26% -0,16
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın,"Yeni anayasa çalışması, yalnızca bugünü değil; gelecek kuşakların hayatını da doğrudan şekillendirecek bir adımdır. Bu fırsatı heba etmeyelim. Gelin, milletimizin iradesini temel alan, çağdaş normlara dayalı, çoğulcu bir anayasa ile bu süreci taçlandıralım"dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın,“Terörsüz Türkiye” hedefi ve Yeni anayasaya ilişkin sosyal medya hesabından yapmış olduğu açıklamada,"Unutulmamalıdır ki, tarihî kazanımlar hukukî ve anayasal zeminle tahkim edildiğinde kalıcı olabilir. Bu sebeple yeni ve sivil bir anayasanın hazırlanması, içinde bulunduğumuz sürecin en stratejik adımlarından biri olacaktır"dedi.
Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın, Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe doğru önemli bir eşikten geçtiğini vurgulayarak,"Bugün Türkiye, tarihî önemi haiz bir eşiği geride bırakmanın tam ortasındadır. Uzun yıllardır milletimizin yüreğinde derin yaralar açan terör meselesinde, ilk kez bu denli somut ve umut verici bir aşamaya gelinmiştir.
Artık “Terörsüz Türkiye” hedefi, yalnızca bir temenni değil; milletimizin ortak duası ve devlet aklının kararlılığı ile şekillenen bir gerçekliğe dönüşmektedir.
Terör örgütünün kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, elbette tarihî bir dönüm noktasıdır. Ancak bu noktada, hepimize düşen büyük bir sorumluluk vardır: Bu süreci zehirlememek, gölge düşürmemek ve dikkatle, özenle, sabırla yürütmek. Çünkü barış, sadece silahların susması değildir. Kalıcı barış ve huzur, demokratik hukuk düzeninin sağlam temellere oturtulmasıyla mümkündür.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu yüksek siyasi irade ve Sayın Devlet Bahçeli’nin sürece kattığı dirayetli duruş, devlet aklının ortak kararlılığını yansıtmaktadır. Bu güçlü liderlik, aynı zamanda milletin farklı kesimlerine seslenen ve onları kuşatan bir birlik ve kardeşlik çağrısıdır.
Ancak unutulmamalıdır ki, tarihî kazanımlar hukukî ve anayasal zeminle tahkim edildiğinde kalıcı olabilir. Bu sebeple yeni ve sivil bir anayasanın hazırlanması, içinde bulunduğumuz sürecin en stratejik adımlarından biri olacaktır.
Bugün Türkiye, demokratik olgunluk seviyesi, toplumsal mutabakat arzusu ve kurumsal gücüyle kendi anayasasını olağan şartlarda yapabilecek kudrete sahiptir. Bu sadece bir hukuk reformu değil, aynı zamanda milletimizin demokratik egemenliğine duyduğu inancın da bir tezahürüdür.
Yeni anayasa; yalnızca belirli bir kesimin değil, 85 milyon vatandaşın ortak iradesini yansıtmalıdır. Kimseyi dışlamayan, etnik ve mezhebi farklılıkları kültürel zenginlik olarak gören, özgürlükleri temel alan, insan onurunu esas alan ve adalet ilkesine dayalı kapsayıcı bir toplumsal mutabakat metni olmalıdır.
Bu mümkündür; yeter ki süreç tüm partiler tarafından kısa vadeli siyasi mülahazalar yerine milletin hayrına odaklanan bir yaklaşımla ilerletilsin.
“Türkiye Yüzyılı”nın kapılarını aralayacak esas unsur da bu yeni anayasa olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile birlikte, milletin iradesi daha doğrudan tecelli etmiş, demokratik temsil güç kazanmıştır. Halkın tercihine ipotek koyan vesayetçi yapılar sistem dışına itilmiştir. Ancak demokratik meşruiyetin eksiksiz şekilde hayata geçebilmesi için, anayasal düzlemin de bu dönüşüme uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
Yeni anayasa, geçmişin izlerini geride bırakarak Türkiye’nin önünü açacak, çağdaş, katılımcı ve özgürlükçü bir anayasal temel oluşturacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirdiği hukukçu ekip, bu tarihî görevin ilk adımlarını atarak çalışmalara başlayacaktır. Hedef; evrensel hukuk ilkeleriyle uyumlu, temel hak ve hürriyetleri eksiksiz şekilde tanıyan, milletin değerleriyle örtüşen modern bir anayasa hazırlamaktır. Bu çaba, yalnızca hukukî değil; aynı zamanda siyasal bilincin, toplumsal vicdanın ve ortak geleceğe duyulan inancın bir göstergesidir.
Bu süreç; dikkat, sabır, özen ve toplumsal dayanışma gerektirmektedir. Geçmişte birçok defa tecrübe ettiğimiz gibi, kazanımların korunamaması, onları elde edememekten daha büyük hayal kırıklıkları doğurabilir. Bu nedenle hiçbir provokasyona, dış yönlendirmeye veya siyasi istismara fırsat verilmemelidir.
Yeni anayasa çalışması, yalnızca bugünü değil; gelecek kuşakların hayatını da doğrudan şekillendirecek bir adımdır. Bu fırsatı heba etmeyelim. Gelin, milletimizin iradesini temel alan, çağdaş normlara dayalı, çoğulcu bir anayasa ile bu süreci taçlandıralım.
Milletin sözü artık hukuk metnine dönüşmelidir. Bu millet, kendi anayasasını kendi kararıyla yaparak, “birlikte yaşama iradesi”ni yasal güvenceye kavuşturmalıdır"dedi.