Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Ahmet Aydın, PKK'nın kendisini feshetmesiyle sonuçlanacak Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin önemli bir yazı kaleme aldı.
Siyasi parti önderlerine dikkate değer çağrılarda bulunan Aydın, "Terörsüz Türkiye hedefi, yalnızca güvenlik eksenli bir politika değil; aynı zamanda demokratik kazanımların güçlenmesini, sivil siyasetin alanının genişlemesini ve toplumsal refahın artmasını sağlayacak stratejik bir atılımdır." dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Ahmet Aydın'ın kaleme aldığı yazı şu şekilde:
Türkiye, tarihinin en kritik eşiklerinden birini kararlılıkla aşmak üzere emin adımlarla ilerliyor. Bugün yalnızca bir güvenlik sorununun bertaraf edilmesinden değil, çok daha derin ve kapsayıcı bir dönüşümden, “Terörsüz Türkiye” idealinden söz ediyoruz.
Bu ideal; demokrasimizin kökleşmesi, toplumsal barışımızın kalıcılaşması ve Türkiye’nin küresel düzlemde oyun kurucu bir özne haline gelmesi açısından tarihsel bir eşiği temsil etmektedir.
‘SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ İLE DEM PARTİ HEYETİ ARASINDAKİ GÖRÜŞME YALNIZCA SİYASİ BİR TEMAS DEĞİL’
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği, milletimizin iradesi ve devlet aklının sahaya koyduğu stratejik vizyon sayesinde; bu zorlu ama umut dolu süreç, her geçen gün daha da olgunlaşmakta ve somut ilerlemeler kaydedilmektedir. Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanımız ile DEM Parti heyeti arasında yapılan son görüşme, yalnızca siyasi bir temas değil; aynı zamanda toplumsal fay hatlarını onarma ve ortak geleceği inşa etme iradesinin bir yansımasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği “Bugüne kadar büyük bir sabırla ve hassasiyetle süreci yönettik, netice alana kadar aynı iradeyi muhafaza edeceğiz.” sözü ile bu süreçte tarihi bir sorumluluk üstlenen Sayın Devlet Bahçeli’nin görüşmeye ilişkin “Sayın Cumhurbaşkanımızın DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır.” yönündeki açıklamaları, bu sürecin kişisel iradelerin ötesinde bir devlet politikası olduğunu ve çok boyutlu stratejik bir perspektifle yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.
‘DÜNYA ÇOK KUTUPLU BİR YAPIYA EVRİLMEKTE, TÜRKİYE İSE YÖN BELİRLEYİCİ BİR KONUMA YÜKSELMEKTEDİR’
Bugün dünya, dengelerin hızla değiştiği çok kutuplu bir yapıya evrilmekte; Türkiye ise bu yeni düzende tarihsel hafızasından beslenerek yeniden yön belirleyici bir konuma yükselmektedir. Bu süreçte, geçmişin yüklerinden sıyrılıp, ortak değerler etrafında buluşan daha kapsayıcı ve yenilikçi bir anlayışla hareket etmek zorundayız. Mevlânâ’nın “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” sözüyle işaret ettiği gibi, yeni bir dönemin ruhunu yakalamalı, geçmişten ilham alarak geleceği birlikte inşa etmeliyiz.
Süreçteki her gelişme, büyük bir umutla birlikte dikkatli bir özen de gerektiriyor. Tarihsel hafızamız bize göstermektedir ki; dış müdahalelerle içeride körüklenen ayrışmalar, yalnızca huzurumuzu değil, ortak geleceğimizi de tehdit etmektedir.