Platform üyeleri, kadın cinayetlerinin siyasi arka plana sahip olduğunu belirterek devletin yükümlülüklerini yerine getirmediğini vurguladı.
Açıklamayı okuyan Nursel Biçer, kadına yönelik şiddetin münferit değil, devlet politikaları ve toplumsal cinsiyetçi tutumlarla beslenen sistematik bir insan hakkı ihlali olduğunu ifade etti. Biçer, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun'un etkin uygulanmamasının şiddetin artışında etkili olduğunu söyledi.
"Aile merkezli politikalar kadınları yalnızlaştırıyor"
2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesiyle birlikte şiddetin görünürlüğünün azaldığını belirten Platform, kolluk kuvvetlerinin kadınları "aile birliği" gerekçesiyle uzlaştırmaya yönlendirdiğine dikkat çekti.
Dijital şiddet ve deprem sonrası riskler
Kadınların dijital platformlarda artan tehdit, taciz ve kişisel veri ihlalleriyle karşı karşıya kaldığı belirtilirken, Adıyaman İndere ve yeni yerleşim alanlarındaki kadınların güvenlik risklerinin de arttığı ifade edildi.
Çözüm sürecinde kadınların rolü vurgulandı
Açıklamada, çatışmalı ortamın kadınlar üzerindeki etkilerinin derinleştiği ve kalıcı barışın ancak kadınların karar alma süreçlerine katılımıyla mümkün olacağı dile getirildi.
Platformun talepleri arasında şunlar yer aldı:
– İstanbul Sözleşmesi'nin tam uygulanması
– 6284'ün etkin işletilmesini engelleyen keyfi uygulamaların son bulması
– Kadın örgütlerine yönelik baskıların kaldırılması
– Şiddet davalarında cezasızlığın sona erdirilmesi
– Sığınma evlerinin artırılması
– Dijital şiddete karşı etkili tedbirler alınması
– Sığınmacı kadınlara yönelik ayrımcılığın son bulması
– Barış süreçlerinde kadınların aktif rol alması
Platform, açıklamasını "Cezasızlık politikası son bulmadan kadın cinayetleri durmaz, hesap soracağız" sözleriyle tamamladı.