Adıyaman'ın Çelikhan ilçesinde bulunan Bulam (Pınarbaşı) beldesindeki AGD Madencilik'in açmak istediği demir madeni projesi, bölge halkının büyük bir direnişiyle karşılaşıyor. Özellikle Gazeteci-Yazar Fatma Ulubey gibi çevre duyarlılığına sahip isimler, bu projeye karşı seslerini yükselterek doğanın korunması gerektiğini savunuyor. Son yıllarda ülkemizde çevreye yönelik artan tehditler karşısında, Bulam halkının gösterdiği kararlılık, bir kez daha doğanın korunmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
"Halkın Sağlığı ve Geleceği Tehlikede!"
Gazeteci-Yazar Fatma Ulubey, maden projesinin sadece bölge halkını değil, tüm Adıyaman'ı ve hatta çevre illeri etkileyebileceğini belirtiyor. Özellikle Havşeri ve Zerban su kaynaklarının madenin tam ortasında kalmasının büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekiyor. Bu suların, sadece Bulam ve Çelikhan'ın değil, Adıyaman şehir merkezinin içme suyu kaynağı olduğunu vurgulayan Ulubey, bu suyun kirlenmesinin yüzbinlerce insanı riske atacağına işaret ediyor. "Halkın sağlığı ve geleceği için bu projeye hayır demek bir sorumluluktur," diyor.
Tütün Tarımı ve Hayvancılık Yok Olma Tehdidiyle Karşı Karşıya
Fatma Ulubey, Bulam ve çevresinin geçim kaynağının büyük ölçüde tütün tarımı ve hayvancılığa dayandığını belirtiyor. Ancak madenin açılmasıyla birlikte bu iki önemli sektörün yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çiziyor. Toz, kimyasal atıklar ve arazi tahribatı nedeniyle bölgedeki tarım alanlarının verimli olamayacağını ifade eden Ulubey, bu durumun bölge halkını geçim kaynağından mahrum bırakacağını söylüyor. "Köylü toprağını kaybederse, nasıl geçinecek?" diyerek, bölge halkının geçim sıkıntısına düşeceğine dair endişelerini dile getiriyor.
Ekolojik Dengenin Korunması Şart
Fatma Ulubey, Bulam'ın bakir doğasının ve zengin biyoçeşitliliğinin bu projeyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun altını çiziyor. Endemik bitkiler, çeşitli hayvan türleri ve tarım alanlarının tehdit altında olduğunu belirten Ulubey, doğa ve insan yaşamı arasındaki ilişkinin ne kadar kırılgan olduğunu vurguluyor. Madenin açılmasının, kimyasal atıkların rüzgar ve su yoluyla tüm bölgeye yayılması anlamına geleceğini ve bunun da büyük bir çevre felaketine yol açabileceğini ifade ediyor.
Halkın Sesi Duyulmalı!
Ulubey, ÇED sürecinin halkın görüşlerini almak amacıyla düzenlenen bir süreç olduğunu hatırlatarak, bu sürecin doğru bir şekilde işlediğini savunuyor. Ancak halkın tepkisinin göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu söylüyor. "Üç kez reddedilen bir proje, neden tekrar gündeme geliyor?" sorusunu soran Hazretçi Fatma Ulubey, halkın görüşlerine kulak verilmesi gerektiğini ve bu projeye karşı duyulan tepkinin, hem çevresel hem de toplumsal açıdan son derece haklı olduğunu belirtiyor.
Sonuç Olarak...
Ulubey, doğanın korunması ve halkın sağlığının gözetilmesi adına bu projenin derhal durdurulması gerektiğini savunuyor. Doğanın bir kez yok olmasının geri dönüşü olmayacağını belirten Ulubey, "Bir avuç sermaye grubu için halkın sağlığını ve geleceğini riske atmak, asla kabul edilemez," diyerek doğanın korunması için mücadele etmeye devam edeceğini vurguluyor. Bu maden projesinin, yalnızca Bulam halkını değil, tüm bölgeyi ve hatta ülkeyi ilgilendiren büyük bir çevre felaketi olacağına dikkat çekiyor.
Doğa ve halk bir bütündür. Doğayı korumak, geleceğimizi korumaktır.